İyi -ki- Varsınız...

ne güzeldir bütün yokluk hislerine rağmen birilerine "iyi ki varsın" diyebilmek; tüm kaybedişlere, tüm güvensizliklere rağmen hala ve yeniden ayağa kalkıp sırtını dayaya dayaya yürüyeceğin insanlara sahip olmak.

...

bir kelimede nefes alıp bir diğerinde nefes veriyorum. kısacası yazarak yaşıyorum ve sürekli bir şeyler düşünüyorum. prensip olarak takmıyorum artık bir şeyleri; sevdiğim insanların huzurlu limanlarına sığınıyorum sadece. zaten insan olarak çok bir seçeneğimiz de yok açıkçası; ya pes ediyoruz ya da elimizden tutmak isteyenlere elimizi uzatıyoruz; bu kadar basit bazen.

sanıyorum benim ve benim jenerasyonumun asıl sorunu şu; bizi sadece ailelerimiz yetiştirmedi. bizi televizyonlar da yetiştirdi, bilgisayarlar da yetiştirdi.

her geçen yıl daha az sokakta büyüyor çocuklar; artık iPad'lerine sokak uygulamaları indirerek yaşıyorlar tozu, kiri, pası ve dizlerdeki sayısız yarayı tatmadan. Ve bu yüzden de her jenerasyon biraz daha sabırsız, biraz daha hırslı, biraz daha doyumsuz büyüyor. ne bahçe hortumundan su içiyorlar çocukluklarında ne de o şaşalı mahalle kavgaları oluyor; aslına kimsenin birbirine vurmadığı.

artık korkmayı öğreniyor, kaybetmeyi öğreniyor, bir dil konuşmadan beş dilde şikayet etmeyi öğreniyor çocuklar. arkadaşlar arasındaki ihtiras ilkokullara kadar inmiş durumda.

kendime ve kendimize dönersem; biz belki de saklambaç (ya da saklanbaç) oynarken saklandığımız merdiven altındaki sohbetten, belki de patlayan plastik topumuzun yerine taşlarla uydurduğumuz oyunlardan dolayı daha bir değer veriyoruz yanımızdakine. tek başımıza kafamızı gömüp dokunmatik oyunlar oynamamanın artılarını yaşıyoruz.

reddetmek istiyor insan bazen bütün maddiyatı ama bin tane sorumluluk diziliveriyor önüne tek kalemde.çocukluğumuzda adını bildiğimiz tek yerler bir alt ve iki alt sokakken, artık londradan, taylanddan bahsediyor etrafımızdakiler. dünyamız büyüdükçe samimiyetimiz küçülüyor sanki. acılar artıyor, yalnızlık artıyor, çaresizlik artıyor ve umut azalıyor. kötü ve ya iyi bir yaşam karşılaştırmasında değil ama azalanlar; tamamen güzellikler ve samimiyet çerçevesinde.

yine gülüp eğleniyoruz, yine mutlu mesut hissediyoruz ama...ama bir şeyler eksik işte.

durum ve koşullar böyle olunca, yaş ilerledikçe zorlaşıyor "iyi ki varsın" demek daha doğrusu bunu diyecek dostlara sahip olmak.

kendimi mükemmel bulduğumdan değil, bunu afişe etmek istediğimden de değil ama bir süredir son bir yazı için bir şeyler düşünüyordum ve bu geldi aklıma; teşekkür etmek. varlığıyla tüm yazdığım karamsarlıkları gerçek hayatta azaltan sevdiklerime teşekkür etmek geldi en iyi veda.

bir hayal kurdum daha da başındayım biliyorum ama en azından bir süreliğine gücüm kalmadı çabalamaya. yine yazacağım ama kendi çapımda belki sessizce, belki günlük belki aylık şeklinde. yazdıkça bir umudu oluyor insanın; bu bi yerde kötü bir şey. yazarak iyi bir şeylere adım attığınızı sanıyorsunuz; nefesinizi tutup satırlara tekrar tekrar bakıyorsunuz yayımlanan her yazıdan sonra, sadece bakıyorsunuz.

bekliyorsunuz,
bir şey sanıyorsunuz,
umutlanıyorsunuz,
ama olmuyor.

sessizce, güzel bakan gözlerinizden öpüyorum hepinizin.
ve burda debelenip durmaktan vazgeçiyorum. (belki tamamen belki bi süre, hiç bilmiyorum.)

benim için yıllardır bi çocuk isteyip doğuma yakın o çocuğu aldırmak gibi belki ama;

biryirmidört bitti.