Komiser Hakan - Kısır Döngü

"Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem,
Ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı."

- Ne güzel demiş Cemal Süreya de mi Çetin?
- Burak! Bence su kesintisinin mutlulukla bir ilgisi olmalı. Hava kırk iki derece ve ben duş alamadan evden çıkıp Pazar Pazar işe geldim!
- Sular kesik olmadığı zamanlar duş alıyor muydun lan sen?
- Burak!
- Tamam tamam. Şu kahvaltıyı edelim de dosyalara baktıktan sonra bize gideriz, alırsın duşunu. Hem bana gelmek için böyle bahanelerle uğraşma oğlum.
- Sen Pazar sabahı beni ayar etmek için mi dünyaya geldin? Adının anlamı 'Yeryüzüne düşen ilk kıl tanesi' mi Burak senin? İşine baksana la!

- Çetin bi saniye. Geçen Çarşamba öldürülen doktoru hatırlıyor musun?
- Evet abi, n'oldu?
- Öldürülmeden dört gün önce ameliyatta bir hastasını kaybetmiş sonra da ne olmuş bil bakalım?
- Yakınları doktoru dövmeye kalkmıştır sanırım?
- Aynen öyle! Ama olay hastanede değil akşam evine yürürken yolda olmuş bu yüzden de hastanede kimse bize bunu söylemedi. Doktor ertesi gün kimseye anlatmamış demek ki!
- E sen nereden anladın bunu peki?
- Doktor olaydan iki gün sonra karnı ve bacaklarındaki morluklar için eczaneden ilaç almış. Yani bizim cesette gördüğümüz darp izlerinin tamamı cinayet sırasında olanlardan kaynaklı değil. O ameliyat günü hastanede sadece merhumun kardeşi varmış Cengiz. Hadi hazırlan gidip şu çocukla bir konuşalım.

İkisi de hazırlanıp bürodan ayrıldılar. Ameliyatta vefat eden kadının kardeşini görmek için Çekmeköy'e gittiler. Ellerindeki adrese vardıklarında müstakil güzel bir villanın önüne gelmişlerdi. Bahçede yavru bir labrador karşıladı onları. Ev olabildiğince ıssız ve sessiz görünüyordu.

Köpek kulübesinin önündeki kanı Burak fark etti:"Çetin, şuraya baksana!" diyerek Çetin'e de gösterdi. Köşeye doğru yürüdüler ve yürürken ikisi de silahlarını çekti. Köşeyi döndüklerinde merhumun kardeşinin cansız bedenini gördüler. Tek el ateşle başından vurulmuştu ama ortada cinayet silahı yoktu. Çetin'in dikkatini cesedin yanındaki yırtık gömlek parçası ve onun üzerindeki yırtık kartvizit çekti. Maktul can havliyle katilinin gömlek cebini yırtmış ve yırtarken de o cepteki kartvizitin de bir parçasını almıştı anlaşılan.

Katil istemeden de olsa Burak ve Çetin için suç mahalline imzasını bırakmıştı, her ne kadar yarım da olsa; çünkü tek okunan firmanın adının "...ğanay nakliyat" ve adamın soyadının "Türkmen" olduğuydu.

Gitmeleri gereken şirketin Doğanay Nakliyat olduğunu bulmaları uzun sürmedi. Villaya olay yeri inceleme ekipleri ve ambulansın gelmesinin ardından Çetin'in şuursuz şoförlüğü eşliğinde Kadıköy'e yola çıktılar.

Firmaya varıp danışmaya "Türkmen" soyadlı çalışanı sordukları sırada danışmayı gören masaların birinde onları merakla izleyen bir çift göz Burak'ın dikkatini çekti. Sonra da kapının üzerindeki "Halis Türkmen" tabelası ilişti Burak'ın gözüne. "Danışmayı boşver." der gibi Çetin'in koluna iki küçük dokunuş yaptı ve doğrudan adamın odasına daldılar. Onlar hararetli bir şekilde adamı sorgulamaya başlayacakken;

"Eninde sonunda beni bulacaktınız." deyiverdi adam.

İkisi de şaşırmıştı. "Nereden başlayacaksın?" dedi Burak, Çekmeköy hikayesini duymak istiyordu.

"Onun iyi bir doktor olmadığından başlayabilirim!" dedi Halis.

İkisi tekrar şaşırdı ve bir ağızdan:"Doktoru da mı sen öldürdün!" dediler.

Halis bu soruyla birlikte onların kadının kardeşini de bildiğini anladı. "Evet komiserim. İkisini de ben öldürdüm. Hem sevdiğim kadını dövüp iç kanama geçirten kardeşini hem de onu kurtaramayan ve onunla ilgilenmeyen doktoru ben öldürdüm."