sonra vazgeçecekseniz bunu okumaya hiç başlamayın...
bu sizin ya da benim tanıdığım kimsenin hikayesi değil. yalan da değil ama. hayat dediğimiz yolculukta ne yaşıyorsak onlar var bunda; biraz ondan, biraz bundan. bir erkek ve bir kadının hikayesi bu, diğer bütün figüranlarla birlikte.
bildiğiniz her şeyi unutun; nasılsa okurken tekrar hatırlayacaksınız.
...
-kalk hadi oğlum. geciktin zaten. kalk hadi annecim.
-anne zaten gitmek istemiyorum hiç. uyanmasam olmaz mı? ilk gün de gitmeyiversem?
-oğlum bak bizi kırmayıp yazıldın şu kursa. git bari. deysin yazıldığına, biraz çaba göster hadi yavrum.
kim durup dururken haftasonu uykusundan vazgeçip de resim kursuna başlardı ki? heralde kimse. zaten o da durup dururken başlamamıştı.
geçirdiği trafik kazası sonrasında olayın şokunu bir türlü atlamadı. bir yıl boyunca psikolojik destek aldı, ilaç kullanmak istemedi, grup terapilerine katıldı; evden çıkmadı. grup terapisine katılan kendisi gibi sıkıntıları olan bir resim öğretmeni ona resmi önerdi; "resim insana iyi gelir." diyerek. "o zaman siz neden burdasınız?" dedi o da haklı olarak. sonra öğretmen hem doktor hem aile ile görüştü ve ikna ettiler onu resim kursuna başlaması için.
ve kursun ilk günü gelip çattı.
-tamam annecim, kalkıyorum tamam.
fiziksel bir darbe ruhu da zedeler aslında. önceden yaşanmış ve bastırılmış bütün acıları su yüzüne çıkarabilir. ya da başlı başına yeni yaralar açabilir ruhta.
kalktı. istemeye istemeye banyoya gitti. zaten ona sorsanız neyi isteyerek yapıyordu ki?
mutfaktan gelen patates kızartması kokuları az da olsa yüzünü güldürdü. hızlıca bir kaç lokma atıştırdıktan sonra çıktı evden. terapiler ve bakkala gidip gelmesi dışında bir yıldır ilk kez farklı bir amaçla sokağa adım atmıştı. tek başına yürürken yoldan geçen her araba ona, o günü ve kazayı hatırlatıyordu. artık kazayı hatırladıkça ağlaması durmuştu belki ama yine de içine koca bir taş oturuyordu her seferinde.
kursa varması yarım saatini aldı. sınıfa girdiğinde on kişilik sınıfta sekiz kişi vardı. en arkada boş kalan tek sıraya gidip oturdu. herkes ikişerli otururken o tek başına oturmuştu. bu onun için iyi bir şeydi; "ne kadar az insan o kadar iyi." diye düşünüyordu çünkü. grup terapisinden arkadaşı olan öğretmen de beş dakika sonra sınıfa geldi. birbirlerini tanımıyor gibi yapacaklarına anlaşmışlardı. öğretmen onunla da diğer tüm öğrenciler gibi tanıştı, sorular sordu. öğretmenin "sen orda tek mi oturdun öyle?" dediği sırada kapı çaldı.
neydi tam olarak anlatılamaz belki ama o an bir şey hissetti. ilk görüşte aşk gibi değil, sevgi gibi değil, bi yerden tanıyorum ama çıkaramadım gibi değil. bir kaza gibi bir şey hissetti, büyük bir kaza; ilk başta farketmeyip acısı sonradan çıkan cinsten. sıcağıyla bir yerinize aldığınız darbeyi çok anlamamak gibi.
geldi ve sınıftaki tek boş yer olan yanına oturdu. siyah, uzun saçlarını alnından kulaklarının arkasına attı ve ona döndü:"meraba, Masal ben." dedi. en son ne zaman yeni biriyle tanıştığını hatırlamaya çalışarak elini uzattı ve soğuk bir şekilde:"ben de Ira" dedi.
öğretmen Masal'a da sordu diğer öğrencilere sorduklarını ve derse girdi:"şimdi sizden ricam, aklınıza ilk gelen yakınlarda olan bir olayı herhangi bir şekilde kağıda aktarmanız. karakalem, çöp adam vs. nasıl isterseniz öyle yapın." dedi.
beyaz kağıda gözlerini dikip takıldı kaldı Ira. bir kaç dakika öylece bakı. "ne yapmaya karar verdin?" dedi Masal sıcak bir tavırla ama cevap vermedi; gözünü bile kırpmadan kağıda bakmaya devam etti.
sonra kurşun kalemi eline alıp kağıdın tam ortasına ağır ağır bir daire çizdi. sonra üstünden geçti, sonra bi tur daha. her seferinde biraz daha hızlandı ve kağıda sinirlenmiş gibi davranmaya başladı. sağ eli kağıt üzerinde seri daireler çizerken çenesi titremeye başladı. sonra eli yavaşladı. son ve ağır bir tur daha attı dairenin etrafında ve o son turla birlikte sağ gözünden bir damla süzüldü yanağına, ordan dudağının kenarına ve ordan da çenesine; sonra da tam ortasına damladı o dairenin. olanları sadece Masal farketmişti; diğer herkes kendi kağıdıyla ilgileniyordu.
"ne çizdiğini anlatmak ister misin?" dedi Masal, küçük bir çocuğu rahatlatmak istiyormuşçasına. cevap gelmedi ilk soruşunda. "neyi simgeliyor o daire?" dedi tekrar. kafasını oynatmadan yan yan Masal'a baktı Ira. "hadi bana da söyle Ira, nedir o?" dedi çaresizce Masal.
-yüzük, nişanlımın yüzüğü.
-aa nişanlı mısın? ne güzel.
-nişanlıydım. onu geçen sene bir kazada kaybettim.
Merhaba, Mutsuz ve Doyumsuz Bayanlar Adana ve çevresinde yaşayan, Reel birliktelik düşünen, Gizlilik ve Güven İçerisinde İlişki Arayan Seks'te Sınır Tanımayan ve Ne İstediğini Bilen Doyumsuz Bayanların Mesajını Bekliyorumm
YanıtlaSil0545 352 25 52 Özele Açık ! Skype™: Dost_erkek01 Whatsapp var
Merhaba, Evli Çiftler Eşi için Büyük ve Kalın Düşünenler.. ( Fotoğraf ispatlı ) Eşinizin Mutluluğuna Engel Olmayın 0545 352 25 52 Özele Açık! Whatsapp Var Skype™: Dost_erkek01 Not:Tek Erkeqim.. Deneyimim var.
Merhaba, Grup seks fante*zisini gerçekleştirme düşüncesinde olan Kararlı Samimi Paylaşıma Açık Gizliliğe Önem Verenler
* Evli Çiftlere 3. Tek ERKEĞİM!
* Kocasının yanında bir başka tene dokunma arzusu olan
* Tost olmayı arzulayan bayanlar
* Karısı gözlerinin önünde başka bir tene dokunurken aldığı hazzı görmek isteyenler beyler
* Sizi tanıyan sizin hassasiyetinizi bilen gizliliğe önem veren deneyimli güvenilir sırdaş samimi dost olarak tanışmak isteyenler
* 0545 352 25 52 Özele Açık ! Skype™: Dost_erkek01 Whatsapp var
osmaniye
YanıtlaSilrize
sakarya
samsun
sivas
1YJS