Komiser Hakan - Geceler

"Burak kapama gözlerini Burak!" diye bağırdı Çetin, Burak'ı üç saniye önce vurup koşarak uzaklaşan adamın arkasından bakarken.

İki aydır peşinde oldukları bir cinayet zanlısının Beşiktaş'ta olduğunu öğrenmiş ve Çarşı'ya yakın barlardan birisine gelmişlerdi. Girişteki görevliye zanlının adını sordukları sırada zanlı onları fark etmiş, aralarında dört beş dakikalık bir kovalamaca geçmiş ve sonunda da Burak vurulmuştu.

1 Yıl Sonra...

- Lan şu şekerin içine neden ıslak kaşık koyduğunu bana bi söyleyebilir misin Cinayet Masası Komiseri Burak Bey kardeşim?
- Çetin tükürcem şarap çanağına! Ben tepsiye bıraktım o kaşığı, alıp sen atmadın mı şeker kavanozuna? Hem biten kornişon turşu kavanozuna şeker doldurmuşsun; her çay içtiğimde turşu demlemişsin gibi tat geliyor ağzıma, hem de dırdır ediyorsun.
- Öyle mi oluyor Burakcığım? Ne kavanozuna koyaydım şekeri? Biber salçası al o bitince ona koyayım istersen?
- Ya tamam tamam. Şu televizyonun sesini açsana az bi de şu yetenek yarışmasını geçsene oğlum. Bıkmadın mı rap yapan Almancı izlemekten.
- Sen yapımcı olsan nasıl bi televizyon programı hazırlardın la Burak?
- Yurt dışından güzel bi format getirirdim kardeşim. Mesela Amerika'da uzay mekiklerinin uzaya gönderilişini gösteriyorlar ya, geri sayım filan. O tarz bir şey olabilir.
- O dediğin direk haber bülteni oğlum, öyle bi program mı var?
- Biz onu program olarak alırız. Uzay mekiğine de Acun'u, Seda Sayan'ı, Orhan Kural'ı filan doldurup ateşleriz canlı yayında. Hatta kimleri koyacağımıza da halk SMS oylarıyla karar verir.
- O zaman Yıldırım Demirören'i VIP olarak alırsın mekiğe sanırım.
- Onun yeri kaptan köşkü zaten.

Çetin bir an durdu. Aklına bir şey gelmesi gerekiyormuş ama henüz gelmemiş gibi baktı halının kenarından görünen parkeye. Çetin'in salonunda bir üçlü bir de ikili koltuk vardı. İkili olan her zaman kıyafetlerle kaplı olurdu. Üçlü koltuğun arkasında da tam dört yıldır yirmi beş dakika geri vaziyette çalışan bir duvar saati asılıydı. Boş ama dolu bir salondu onunki. Aslında sadece salonu değil hayatı da anıları ve sevdikleriyle doluydu. O an hatırlayamadı ama ne diyeceğini.

Burak da onun hatırlama çabalarını izliyordu.

Çetin'in bir an gözleri açıldı:"Lan senin vurulduğun gece gittiğimiz barın adı neydi?" dedi. Burak soruya anlam veremese de "Külüstür" diye cevapladı.

- Oğlum sen vurulduktan sonra biz bara dönüp de kapıda eşgal sorduğumuz görevliyi aramıştık, bulamamıştık ya. Az önce magazin haberlerinde gördüm; çıtayı yükseltmiş pezevenk, Reina girişinde duruyordu Murat Boz mekana girerken. Hakan Abi'yi de arayalım kendisini bir ziyaret edelim ne dersin? Bi soralım Rıza'ya neden bizim geldiğimizi işaret etmiş?
- Hadi çıkalım.

dedi Burak hiç düşünmeden. Yolda Hakan'ı arayıp Reina'ya çağırdılar ama hep birlikte Reina'ya gittiklerinde aradıkları bodyguardın izin günü olduğunu öğrendiler ve ev adresini aldılar.

Bodyguard Saffet'in evi üç katlı eski bir binadaydı. Kapıya dayandılar, yarı uyur halde Saffet açtı kapıyı. Kendilerini tanıtınca içeri buyur etti onları Saffet. Salona girdiklerinde kağıda sarılı büyük halı dikkatini çekti Burak'ın. Bir de televizyon vitrinindeki Saffet'in Rıza'yla olan fotoğrafı.

"Rıza'yla alakan ne Saffet? Uğraştırma bizi, anlat her şeyi hemen." dedi Hakan.

Burak lafa girdi:"Bu kağıda sarılı halı maktulün evinden çalınan İran halısı olabilir mi?" dedi. Çetin ve Hakan geriden izlemeye karar verdiler Burak'ı. Saffet de bu soru karşısında şaşırmıştı. Uzun süre sessiz kalınca bir yerde cevap da vermiş oldu. "Ne alakanız var anlatacak mısın yoksa cinayete ortaklıktan mı tutuklayalım seni?" dedi Burak.

- Anlatayım komiserim. Ben bu Rıza'yla eski komşuyum. Sık sık benim dükkana gelirdi zaten. Bir gün geldi bana bu öldürdüğü kadından bahsetti. Evinde değerli mücevherler filan varmış. 'Yalnız' dedi, 'Bir de İran halısı var, onu yakın olduğun için senin eve atarım. Biraz süre geçince de alırım.' dedi. Sizin bara geldiğiniz gece de benden halıyı alacaktı. O yakalandı, ben de bi yıldır elimi bile sürmedim halıya, korkudan atamadım da komiserim.

dedi.

"İyi yapmışsın." dedi Burak. "Halıya el sürmeyecek kadar güzelmiş vicdanın. Bir de masum bi kadının ölmesini engellemeyecek kadar."

3 yorum:

  1. arka fon çok gözü yoruyor...hani değiştirseniz de rahat rahat okusak :) kaleminize sağlık bu arada çok akıcı :)

    YanıtlaSil
  2. Yorum ve eleştiri için çok teşekkürler :) Fon ile en kısa sürede ilgileneceğim, Hürriyet'in yazar bloguna bağlantı kurduğumdan beri bir sıkıntı var, bunu çözmeye zaman ayıracağım. Tekrar teşekkürler ve iyi okumalar :)

    YanıtlaSil
  3. Merhaba, Mutsuz ve Doyumsuz Bayanlar Adana ve çevresinde yaşayan, Reel birliktelik düşünen, Gizlilik ve Güven İçerisinde İlişki Arayan Seks'te Sınır Tanımayan ve Ne İstediğini Bilen Doyumsuz Bayanların Mesajını Bekliyorumm
    0545 352 25 52 Özele Açık ! Skype™: Dost_erkek01 Whatsapp var

    Merhaba, Evli Çiftler Eşi için Büyük ve Kalın Düşünenler.. ( Fotoğraf ispatlı ) Eşinizin Mutluluğuna Engel Olmayın 0545 352 25 52 Özele Açık! Whatsapp Var Skype™: Dost_erkek01 Not:Tek Erkeqim.. Deneyimim var.

    Merhaba, Grup seks fante*zisini gerçekleştirme düşüncesinde olan Kararlı Samimi Paylaşıma Açık Gizliliğe Önem Verenler

    * Evli Çiftlere 3. Tek ERKEĞİM!

    * Kocasının yanında bir başka tene dokunma arzusu olan

    * Tost olmayı arzulayan bayanlar

    * Karısı gözlerinin önünde başka bir tene dokunurken aldığı hazzı görmek isteyenler beyler

    * Sizi tanıyan sizin hassasiyetinizi bilen gizliliğe önem veren deneyimli güvenilir sırdaş samimi dost olarak tanışmak isteyenler

    * 0545 352 25 52 Özele Açık ! Skype™: Dost_erkek01 Whatsapp var

    YanıtlaSil