genç adam oturduğu banktan kalktı, bütün cepleri tamamen boş olan pantolonun kalça kısmını sağ elinin içiyle çırptı. bank biraz tozluydu ama o tozdan kurtulmaktan çok refleks olarak yapmıştı bu çırpma hareketini. ilkokulda oturduğu tozlu sıradan kalmıştı bu huy onda.
az önce içtiği bir bardak çayın vücuduna yaydığı sıcaklık iyi gelmişti ona; onbeş yirmi adım yürüdükten sonra ceketinin sol iç cebinden az önce sekiz defa okuduğu kağıdı çıkarttı. bir sefer de yürürken okumak istemişti anlaşılan. okudu ve katlayıp cebine koydu.
bir taksi çağırdı, bu şehre ilk geldiği gün gidip kahvaltı ettiği kafenin adresini verdi şoföre; kahvaltı dediysem serpme Van kahvaltısı değil, iki poğaça bir çay. on dakika sürmedi oraya varmaları, taksimetredeki tutarın iki lira kırk kuruş fazlasını vererek indi taksiden. buraya geldiği o günü hatırladı. o gün ne kıskanç, ne nefret dolu ne de bu kadar kaygılı bir insandı genç adam. geçen zaman onda birçok şeyi değiştirmişti. içeri girdi, üşümeye başlayan ellerine içerinin sıcak havası iyi geldi. şansına ilk geldiği gün ki masa boştu. sadece çay söyledi bu sefer; "belki de poğaçadan dolayı yaver gitmemişti işler." diye düşündü. saatine baktı, sonra duvardaki saate baktı. hayatı, bu kafeden üç dakika geriden takip ediyordu.
iki bardak çaydan sonra hesabı istedi. onun için zor olacaktı biliyordu ama yine de kafeden çıkıp da taksiye binince o hastanenin adresini verdi. yol boyunca insanları izledi. hangisinin ne kusuru vardır diye düşündü. hastaneye geldiklerinde yine taksimetrede yazandan fazla parayı vererek indi. önce avluyu sonra merdivenleri ve en son da danışmayı geçerek hastanenin içine girdi. iki kat yukarı çıkıp koridorun ortasındaki odanın karşısına oturdu. bir süre kapıya baktı; ama öyle boş boş değil, bir şeyler yaşayarak, hafızasından bir şeyleri projeksiyonla o kapıya yansıtarak baktı. gücünü topladığında da her iki elini de ileri itip ceketten kurtardı, bileklerine baktı. dikiş izleri hala yerli yerindeydi. kapıya bir daha bakmadan önce cebindeki kağıdı çıkarttı, bu sefer okuyamadı. kağıdı cebine koyup dolan gözlerini sildi.
hastaneden çıkınca yürüme mesafesindeki evine doğru yola koyuldu. ağır adımlarla yirmi dakikada ulaştı binaya. dört aydır hiç açmadığı dış kapıyı sonra da evinin kapısını açtı. uzun süren kimsesizlik yüzünden evde rutubet kokusu oluşmuştu. ellerini yıkamak için banyoya gittiğinde yerde kurumuş bir kaç küçük kan damlası gördü.
odasına gittiğinde dört ay önce bıraktığı gibi duran dağınık yatağını gördü. ceketini çıkarıp yere attı ve kendisini yatağa bıraktı. sonra aklına kağıt geldi, yere attığı ceketin cebinden o kağıdı aldı; tekrar yattı. dört ay önce olduğu gibi üst kattan damlayan klima suyu hala onun pencere kenarına düşüyordu.
o sesi dinlerken elinde kağıtla uyuya kaldı.
...
hikayenin uzun versiyonunda ise genç adam iş bulunca hayatında ilk kez istanbul'a geldi. önce işe, sonra patronuna, sonra istanbul'a sonra da evine alışması derken ilk bir buçuk senesi tamamen kafa dağınıklığı ve adaptasyon sorunlarıyla geçti. bu sırada bir ilişkiye de başlamıştı ama sevgilisi onu aldattığı için üçüncü aylarında ayrıldılar. iki ay boyunca maaşı kendisine yetmeyince kullanmadığı eşyalarından satarak geçindi. iş yerinde çalınan bir miktar para ile ilgili o suçlandı ama sonra aklandı. panik atak teşhisi ile düzenli psikiyatra gitmeye başladı, iki farklı ilaç kullanarak hastalığını hafifletti. üst komşusu alacaklıları tarafından evinde vurulduğunda o hemen alt katta romantik bir film izliyordu. aldığı ekmeklerin içerisinden tam üç kez böcek çıktı. aldığı doldurma parfüm cildinde alerji yaptı ve iki hafta boynu komple kızarık gezdi. "poşetlerimi taşır mısın?" diye yardım isteyen bir teyze, ara sokağa döndüklerinde kendisine bıçak çekip cebindeki tüm parasını aldı. aldatıldı.
bütün bunların üstüne, dört ay önce, bir sabah uyandığında banyoya gitti. tıraş olmak yerine bileklerini kesti. keserken ayağı kayıp klozetin seramiğine çarptığı için de çıkan sese alt komşusu yetişti, sonra da onu hastaneye yetiştirdi. bugün de psikolojik tedavi sürecini bitirip taburcu oldu.
...
klimadan büyük bir damla su damladı. o suyun sesiyle hafif gözlerini açtı. elindeki kağıdı pantolonun cebine soktu ve tekrar daldı uykuya.
bu arada o kağıt kendisini aldatan sevgilisindendi. ilişkiye başladıkları gün bizimki "seni seviyorum" dediğinde kız utanıp kağıda yazmıştı hislerini:"Ben de seni seviyorum." diye.
o günden beri evde saklıyordu o kağıdı ama aldatıldığını öğrendiğinden beri yanından hiç ayırmadı. ne zaman birisine güvenecek olsa o kağıda bakardı. ne zaman panik olsa, ne zaman ekmeğinden böcek çıksa, ne zaman komşusu öldürülse, ne zaman bir teyze kendisine bıçak çekse, ne zaman bileklerini kesse; o kağıda bakardı. çünkü o kağıt ona hem her şeyin geçeceğini hem de aslında hiçbir şeyin olmadığını hatırlatıyordu.
iki saat sonra uyandı. yataktan kalkınca pantolonunu yine çırptı ve banyoya gitti.
Merhaba, Mutsuz ve Doyumsuz Bayanlar Adana ve çevresinde yaşayan, Reel birliktelik düşünen, Gizlilik ve Güven İçerisinde İlişki Arayan Seks'te Sınır Tanımayan ve Ne İstediğini Bilen Doyumsuz Bayanların Mesajını Bekliyorumm
YanıtlaSil0545 352 25 52 Özele Açık ! Skype™: Dost_erkek01 Whatsapp var
Merhaba, Evli Çiftler Eşi için Büyük ve Kalın Düşünenler.. ( Fotoğraf ispatlı ) Eşinizin Mutluluğuna Engel Olmayın 0545 352 25 52 Özele Açık! Whatsapp Var Skype™: Dost_erkek01 Not:Tek Erkeqim.. Deneyimim var.
Merhaba, Grup seks fante*zisini gerçekleştirme düşüncesinde olan Kararlı Samimi Paylaşıma Açık Gizliliğe Önem Verenler
* Evli Çiftlere 3. Tek ERKEĞİM!
* Kocasının yanında bir başka tene dokunma arzusu olan
* Tost olmayı arzulayan bayanlar
* Karısı gözlerinin önünde başka bir tene dokunurken aldığı hazzı görmek isteyenler beyler
* Sizi tanıyan sizin hassasiyetinizi bilen gizliliğe önem veren deneyimli güvenilir sırdaş samimi dost olarak tanışmak isteyenler
* 0545 352 25 52 Özele Açık ! Skype™: Dost_erkek01 Whatsapp var