Bir süredir yazmaya başlayıp
başlayıp bırakıyorum bu yazıyı.
Gidecek olsam ve geridekilere bir
şeyler yazsam ne derim diye düşünüyorum hep. Özür dileyeceklerim var illa ki.
Arkadaşı, akrabam, sevgilim olup da kırdığım insanlar var. Benim de kırılmış
olmam vb. şeyler bahane değil. Kimseyi kırmamalı ve üzmemeli hayatta; gerekirse
kimseyle muhatap olunmamalı.
Gitsem diyorum, nereye giderim
acaba tüm yaşananları geride bırakıp? Dilimde
bi veda türküsü sürekli ama daha bavulum bile hazır değil. Belki de bavulsuz,
giysisiz giderim; geldiğim gibi, saf, çıplak ve temiz.
Sürekli üzülecek bir şeyler
bulmaktan sıkıldım çünkü. O yüzden gitmeliyim; daha umursamaz olacağım bi
yerlere.
Arkadaşlarıma üzülüyorum, kendime
üzülüyorum, ülkeme üzülüyorum, dünyaya üzülüyorum ve insanlığa üzülüyorum.
Sokakta bir lira için milletin
eline bakan 70 yaşında bi adama, mutsuzluğu bile bile birine kapılıp giden bir
arkadaşıma, sıkıntıdan ve bana olan özlemlerinden dolayı kendini kötü hisseden
anne-babama, 8 silindirli arabasının deposunu doldurmak için milyonlarca
insanın vatanı olan bir ülkeyi yerle bir eden süper güçlere, içsel bir şey olan
dini olabildiğince dışsal olarak kullanan duygu sömürücülerine ve
insanoğlundan, cansız ve duygusuz birer robot oluşumuza giden sürece
üzülüyorum.
Ne misyonum var bu dünyada
bilmiyorum. Birilerine ulaştığım tek yol yazmak. Bir şeyleri değiştirmek için
de yazmıyorum açıkçası çünkü genelde kendimden bahsediyorum; çıkmazlarımı
anlatıyorum.
Zaten değişmez de bir şeyler bu dünyada. Ona
da yok artık bir inancım. Mesela kızlar kendilerini sevmeyen ve en karaktersiz adama gider,
erkekler kendilerini seven naif kızın kalbini kırar. “Bi ömür olsun.” diye
aşklar başlar, birkaç yıl olacağını bile bile. Ona bakma, bunu giyme deriz biz
erkekler; o kız kimdi, şunla-bunla görüşme dersiniz siz kızlar. Güveni kendi
koyduğumuz sınırlarla tanımlarız; empati yapmadan sadece suçlamayı öğrendiğimiz
dünyamızda. Güneş bulutların arkasında kalsa da orda olduğunu bilmek gibi,
sıcaklığını hissetmek gibi görmeyiz sevdayı. Hep o bulutun arkasından da haber
almak isteriz güneşten, sanki bulutların arkasında kalınca daha güzelini
bulacakmış gibi bu gezegenden.
Biliyorum zamanım doluyor.
Yeniden doğmam lazım. Bu sefer erken olmamalı doğumum ilkinde olduğu gibi ama
hiçbir şeye de geç kalmamalıyım.
Bu dünyada hepimizin bir misyonu
var aslında “mutlu olmak.”. Mutlu
ettiğimiz için mutlu olmak, sevdiğimiz için mutlu olmak, yalnız olduğumuz için
mutlu olmak; her durumda mutlu olmak.
Huzur da var bunun yanında tabi.
Huzur isteyip en huzursuz olacağımız şeyleri yapmak, en yanlış şıkkın
kutucuğunu karalamak gibi.
Biri elimizden tutuyor, biz
uçurtma oluyoruz; rüzgarla savruluyoruz ordan oraya gök denizinin maviliğine
dalıp dans ediyoruz hayali yunuslarla, gemilere el sallayarak.
Aralıksız bir şekilde misyon
bulma çabamız var ama bu çaba yersiz değildir. Gayedir hayatı anlamlı kılan.
Birçoğumuzun içerisinde bulunduğu boşluk bu yüzden bu kadar kötü ve
karanlıktır. Sevgiye inancını kaybeden bir kalp her yere gidebilir; göğe de
çıkar dibe de batar. Önce heyecan biter galiba; korktuğunuz şeylerin artık
umurunuzda olmadığını görürsünüz. Yükseklik korkunuz var diyelim, o kadar
umursamaz oluyorsunuz ki en yüksekte bile yarı belinize kadar sarkabiliyorsunuz
aşağı. Ya da karanlık korkusu olanlar karanlıkta rahatlıkla oturabiliyor; çünkü
hepsi biliyor artık içlerindeki karanlık ışıksızlıktan daha koyu.
Hep karamsarım size göre de mi?
Önemli olan karamsar olmam zaten dışardan bakınca; “neden” karamsar olduğum
değil.
Behzat Ç.’de çok güzel bir cümle
vardı hatta serzeniş:“ İyi ol dediler, kötü nasıl olunur bilmeden. İyi misin dediler, bir kere
bile gerçekten nasılsın demediler.” hah işte! Tam da böyle.
Ama artık önemli değil.
Tecrübelerimiz yaptığımız doğrular değil yanlışlarmış gerçekten de. Aslında
sadece yaptığımız yanlışlar da değil, başkalarının yaptığı yanlışlar da güzel
tecrübe oluyor bize.
Mahallede, sokakta oynayan 4-5
akran çocuk olarak yazları ailelerimiz meybuz almamamız için uyarırlardı bizi.
“Boyalı ve zararlı onlar.” derlerdi. Belki yaşımız küçük diye belki de demek
istemediklerinden asıl boyalı ve zararlı olanların insanlar olduğunu bize kimse
söylemedi; üstelik birçoğu meybuzdan da soğuktu.
Soğuk bir kış gününde Ankara 19
Mayıs Stadı’nda gidip bağırdığım hakem değildi çoğu zaman. Olmayanlara bağırıyordum
o maçlarda, Ankara ayazında; ya da yanlış olanlara. Kolum yorulsun diye atkı
sallayıp, bacaklarım yorulsun diye zıplıyordum. Tribünde yorulunca akşamına
rahat uykuya dalıyordum çünkü.
Benim büyük sırlarım olmadı.
Sırları olan insanların sırları da benden çıkmadı; çünkü birinin söylemek
isteyip de söyleyememesi ne kötüdür çok iyi öğrendim ben lisede. Sonra
öğrendiğimi ara ara tekrar ettim hayatımın farklı evrelerinde. Kimi kendini
kimi sevdiği birini savunmak için sır hapseder bazen kalbine bazen beynine.
Kalbin anahtarı 2. bir kişide kalır, beyninki kişide. Eğer o iki anahtardan
biri kaybolursa o zaman girdap başlar. Beyin kalbe akar. Mantık kalmaz artık
ortada ve her şey buluşur tam kalpte; aşk olur. Ondandır “aşk olsun!” diyen
mantıksız çoktur.
Şimdi sürtünmesiz ve karanlık bir ortamda,
Yukarıdan aşağı serbest düşüyorum.
Hiç bir his yok sanki vücudumdaki sinirlerimde.
Uçsuz bucaksız ve adressiz ilerliyorum.
Bi süre daha böyleyim muhtemelen.
Ve bi süre yokum ortalarda;
Gülen gözlerle sizi izlerken.
Merhaba, Mutsuz ve Doyumsuz Bayanlar Adana ve çevresinde yaşayan, Reel birliktelik düşünen, Gizlilik ve Güven İçerisinde İlişki Arayan Seks'te Sınır Tanımayan ve Ne İstediğini Bilen Doyumsuz Bayanların Mesajını Bekliyorumm
YanıtlaSil0545 352 25 52 Özele Açık ! Skype™: Dost_erkek01 Whatsapp var
Merhaba, Evli Çiftler Eşi için Büyük ve Kalın Düşünenler.. ( Fotoğraf ispatlı ) Eşinizin Mutluluğuna Engel Olmayın 0545 352 25 52 Özele Açık! Whatsapp Var Skype™: Dost_erkek01 Not:Tek Erkeqim.. Deneyimim var.
Merhaba, Grup seks fante*zisini gerçekleştirme düşüncesinde olan Kararlı Samimi Paylaşıma Açık Gizliliğe Önem Verenler
* Evli Çiftlere 3. Tek ERKEĞİM!
* Kocasının yanında bir başka tene dokunma arzusu olan
* Tost olmayı arzulayan bayanlar
* Karısı gözlerinin önünde başka bir tene dokunurken aldığı hazzı görmek isteyenler beyler
* Sizi tanıyan sizin hassasiyetinizi bilen gizliliğe önem veren deneyimli güvenilir sırdaş samimi dost olarak tanışmak isteyenler
* 0545 352 25 52 Özele Açık ! Skype™: Dost_erkek01 Whatsapp var